Soran: On***a* Çu***l*
Soru: Hocam tebliğinizde mal ve hizmet alışverişinde para kullanmanın bir zorunluluk olmaması gerektiğini alternatif çözümlerin var olduğunu ifade ettiniz. Aynı durum Devletin mükelleflerinden vergi tahsil ettiği durumlarda da geçerli midir? Bu hususu , TBK ve VUK da düzenlenen Trampa ve takas hukuki argümanları çerçevesinde ayrıntılandırabilir miyiz? Teşekkür ederim.
Cevaplayan: Doç.Dr. Memduh ASLAN
Cevap: Trampa, Türk Borçlar Kanununun 282. maddesinde Mal değişim sözleşmesi olarak yer alır. Taraflardan birinin diğer tarafa bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini, diğer tarafın da karşı edim olarak başka bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini devretmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır. TBK 283 gereğince de satış sözleşmesine ilişkin hükümler, mal değişim sözleşmesine de uygulanır. TBK 207. maddesinde ise Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Hukuki olarak satış işlemi için karşı edim olarak para borcu üstlenilebileceği gibi başka bir mal veya hizmet verilmesi de mümkündür. Satış için para kullanma zorunluluğu yoktur. Katma Değer Vergisi Kanununun 2nci maddesinde Trampa iki ayrı teslim hükmündedir ifadesi ile TBK’yı vergi düzenlemesi olarak tamamlar. KDV kanununda para kullanılmadan yapılan sıklıkla bir işleme de açıkça yer verilmiştir. KDV Kanunu uygulanmasında arsa karşılığı inşaat işlerinde; arsa sahibi tarafından konut veya işyerine karşılık müteahhide arsa payı teslimi, müteahhit tarafından arsa payına karşılık arsa sahibine konut veya işyeri teslimi yapılmış sayılır.
Takas ise TBK 139. maddesinde düzenlenmiştir. İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilecektir. Farklı zamanlarda sözleşmesel ilişkilerden veya farklı sebeplerden (tazminat, 3. kişi lehine yapılan sözleşmeler, temlik vs..) kaynaklanan ve artık sadece para borcu içeren hakların birbirlerine mahsup edilmesi işlemidir. Genelde bu işlemlere takas mahsup işlemleri denilmektedir. Mahsup kelimesi TBK da yer almasına karşın özel olarak tanımlanmamıştır. Hesaben sadeleştirme anlamına gelir. Küçük borç kadar karşılıklı borçları karşılıklı olarak değiştirerek (takas) alacaklı ve borçlu sıfatı aynı kişide birleşmesi suretiyle sona erdirmekte ve aradaki fark bakiye olarak ilgili tarafın alacağı olarak devam etmektedir. Takas işlemine rağmen bir tarafta bakiye kalmasına yani takasın kısmen gerçeklemesi ise mahsup olarak adlandırılmaktadır. Takas-mahsup çoğunlukla tek başına vergiyi doğuran olay sayılmaz, ancak takas-mahsup işlemi vergiyi doğuran bir olayın karşı edimi olarak kullanılmış ise vergi matrahın tespitinde dikkate alınabilir.
Takas ve trampa kavramları maalesef çoğunlukla aynı kavrammış gibi algılanmaktadır, oysa ki her ikisinin hukuki dayanak ve sonuçları birbirinden farklıdır.
Tarihsel süreçte ayni ve nakdi vergi tahsilatı yapılmış olsa da günümüzde ayni vergi tahsilatı yoktur. 2004 sayılı İcra İflas Kanununda olduğu gibi 6183 sayılı Kanun kapsamında da ödenmeyen vergilerin cebren tahsilatında haczedeilen mallar borca trampa edilmemekte, nakde çevirilerek mahsup edilmektedir. Bu durum borçlu mallarının düşük değerde borca mahsubuna da sebep olmaktadır.
Soran: Ha*** De***
Soru: Hocam merhaba adım ha***, benim size bir sorum olacaktı bir şirket 2 liraya maliyetle ürettiği 1 adet yumurtayı 3 liraya satıyor, kağıt üzerinde 1 lira kar var, ama borçlu nakit ödeme yapmayıp vadeli çek veriyor ama çek sonra karşılıksız çıkıyor şirket parayı alamıyor, kağıt üzerinde şirketin kazancın vergisini ödemesi gerekiyor. Bu durumda şirketin vergi ödememek için herhangi başvurabileceği yasal bir yol var mıdır? saygılarımla.
Cevaplayan: Doç.Dr. Memduh ASLAN
Cevap: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde başvurulacak yönteme yer verilmiştir. Verdiğiniz örnek ticari kazanç gibi tanımlanmış ama zirai kazanç kapsamına girme ihtimali de var. Bu durum vergilendirmeyi değiştirebilir ancak vergilendirilmeye konu ise başvuru yolu değişmemektedir. Karşılıksız çek ile ilgili olarak soyut borç ikrarı nedeniyle alacak davası açmaya gerek yok ancak icra takibinin yapılması ve bu takibin ciddi şekilde sürdürülmesi gerekir. Gerçek anlamda tahsil edilmeyen alacak için dava açılır veya icra takibi yapılır ise takip edilen alacaklar için şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılır. Bilançoda pasif bir karşılık hesabına yer verilerek kaydı görünecek şekilde aynı miktarda karşılık ayırarak aktife etkisi sıfırlanır. Gelir tablosunda ise aynı miktar gider yazılarak, daha önce gelir yazılmış olması nedeniyle dönem karından düşülmesine ve dolayısıyla vergi ödenmemesi sağlanır. Alacak tahsil edilirse yeniden gelir yazılarak tahsil edildiği tarihte vergilendirilir. Alacağın tahsil edileyecek halde olması halinde aciz vesikası alınırsa, kayıtlar değersiz alacak olarak kayıtlardan silinebilir.